![]() “Korkma, ey küçük sürü! Çünkü Babanız, egemenliği size vermeyi uygun gördü" -Luka 12:32 "Korkma Ey Küçük Sürü" diyor Kutsal Kitap. Korkuyor musun?, Korkuyor muyuz? Evet kimi zamanlar korkuyoruz. Özellikle içinde bulunduğumuz günlerde korkmak için çok sebep bulabiliriz. Başta Orta Doğu ve dünyanın diğer ülkelerinden gelen haberler bizi kederlendiriyor. Zulüm gören, yaşamına son verilen, ülkelerinden sürgün edilen Hristiyan kardeşleri görmek acı veriyor. Haberlerde gördüklerimiz, çevremizden işittiklerimiz buna ek olarak Şeytanın fısıltıları bizi fazlasıyla ürkütmeye yetiyor. Bu durum İsa Mesih'in yaşadığı dönemde de öğrencilerini kimi zaman ele geçiren bir duyguydu. İşte bu sebeple Kutsal Kitap sık sık bize korkmayın der. Çünkü maalesef İsa Mesih'e inananlar genelde toplum içinde, aslında Dünya yüzeyinde çok kabul görmüyorlar. Çünkü Dünya'nın istediği gibi yaşamıyorlar, beklediği gibi tepkiler vermiyorlar, sahte putlara tapmıyorlar ve karanlığa ortak olmuyorlar. Bunun sonucunda dışlanma, hor görülme, hatta yok edilme tehlikesi ile içi içe yaşıyorlar. Kutsal Kitaptaki iman kahramanlarından biri olan Daniel Peygamber ve arkadaşları bizim için harika bir örnektir. Kral Nebukadnessar'ın diktiği altın heykele tapınmayı reddeden Daniel ve arkadaşları (Şadrak, Meşak ve Abed-Nego) kızgın fırına atılmakla tehdit edildiler. Acaba ben ya da sen üç arkadaşınla birlikte o durumda kalsak ne yapardık? Onların krala cevabı şöyle oldu: “Kızgın fırına atılsak bile, ey kral, kendisine kulluk ettiğimiz Tanrı bizi kızgın fırından kurtarabilir; senin elinden de bizi kurtaracaktır. Ama bizi kurtarmasa bile bil ki, ey kral, ilahlarına kulluk etmeyiz, diktiğin altın heykele tapınmayız.”-Daniel 3:17 Bu harika ve iman dolu sözler bizim için büyük bir örnek ve teşviktir. Evet bazen çeşitli açılardan adeta "fırına atılma" tehlikesi içine düştüğümüzde umarım bizler de "bizi kurtarmasa bile..." ile başlayan cümleler kurmaya hazır olabiliriz! Çünkü her ne kadar bedenimizi, canımızı almak için başarılı olsalar dahi Tanrı'nın kendi çocuklarına vaat ettiği o sonsuz egemenliği almaya güçleri yetmeyecektir. Kaldı ki Daniel ve arkadaşları o kızgın fırından sağ salim çıktılar, elbiselerinde is kokusu bile olmadan... Bedeni öldüren, ama canı öldüremeyenlerden korkmayın. Canı da bedeni de cehennemde mahvedebilen Tanrı’dan korkun.-Matta 10:28 “İnsanların önünde beni açıkça kabul eden herkesi, ben de göklerdeki Babam’ın önünde açıkça kabul edeceğim. İnsanların önünde beni inkâr edeni, ben de göklerdeki Babam’ın önünde inkâr edeceğim.” -Matta 10:32-33 KORKMA EY KÜÇÜK SÜRÜ.... İbrahim D.
0 Yorumlar
![]() Artık vaazlarımızı"itunes podcast'e" abone olarak kolayca mobil cihazlarınıza indirip dinleyebilirsiniz. ![]() Bazen çocuklarımızı (hele bir de plansız doğduysa...) ayak bağı, baş ağrısı, işe yaramaz, ömür törpüsü, yük, ceza... olarak görürüz. Ama gerçek çok farklıdır. "Çocuklar RAB’bin verdiği bir armağandır, rahmin ürünü bir ödüldür". Mezmurlar (Zebur) 127:3 Acaba bugün çocuğunu, sahip olduğun çok değerli ve Tanrı'dan bir armağan olarak görebilir misin? Onu kazanmış olduğun bir ödül olarak düşüne bilir misin? Tanrı bir armağan verirse reddetmek büyük bir kayıptır hatta ahmaklıktır... ÇOCUKLARIMIZA DEĞER VERELİM ve ONLARI SEVELİM! İbrahim D. ![]() Bu günlerde kendine ve hayatına bakınca nasıl hissediyorsun? Evine, çalışıyorsan işine, ay sonunda aldığın maaşına, elindeki alışveriş torbasına, gardırobuna, eşine, çocuklarına bakınca ne görüyorsun? Belki bazen başkalarının sahip olduklarına da bakıyor sonra da derin bir iç geçiriyorsun. "Neden ve Niçin" ile başlayan cümleler ile duygularını açıklamaya çalışıyorsun... Belki bu sorularının cevabını alabileceğin bir muhatap da bulamıyorsun. Hatta bu aşamaları çoktan geçtin, artık tahammül sınırlarını aştın ve öfke boyutuna geçtin. Eğer bu durumdaysan bu yazı senin içindir. Biraz daha okumanı tavsiye ederim. Bazen birçok şeye sahip olduğumuz halde yine de yokluk içindeymiş gibi hissedebiliriz. Kimi zaman bu hisler, benliğimizden gelen açgözlülük ya da kıskançlık olabileceği gibi kimi zaman da Şeytanın bir yemi olabilir. Ya da gözümüz yanlış yerlerde olabilir. Gerçek şu ki aslında büyük bir çoğunluğumuz bir çok kişiye göre gayet iyi durumda olduğumuzu fark etmiyoruz ya da fark etmek istemiyoruz. Bunun farkına varmak için nereye ve nasıl baktığımız çok önemlidir. İHTİYAÇLARIMIZ ve İSTEKLERİMİZ Geçtiğimiz günlerde Suriye'den ülkemize sığınan mültecilerin yaşadığı bir kampı ziyaret ettim. Kampı gezerken insanların yaşadıkları duygusal travma ve acı yüzlerinden okunuyordu. Perişan ve muhtaçtılar... Yorgun ve uykusuzdular... Tedirgin ve şaşkındılar... Sahip oldukları en değerli şey hala sahip oldukları canları, bir de yanlarındaki sevdikleri- çocukları, eşleri, anneleri, babaları... Başka nelere sahiptiler? Bazıları yatmak için bir süngere, bazıları da gündüz güneş sıcağından korunmak, gece de üzerinde yatmak için kullandıkları bir örtüye sahiptiler. Ne iyi ki belediye de onlara günlük yiyecek sağlıyordu. Onlara bakınca aslında günlük hayatta kullandığımız eşyaların, malzemelerin çoğunun ihtiyaç değil isteklerimiz olduğunu çok daha iyi fark ettim. Yaşamını idame ettirmek için şimdi sen de minimal bir şekilde düşünmeye çalış. Yaşamak için gereksinim duyduğun en önemli şeyler nelerdir? Gerçekçi olursan aslında mültecilerin sahip olduklarından sadece biraz daha fazlası ile yaşamanın aslında mümkün olduğunu fark edeceksin. Bunun için ilk önerim gerçek ihtiyaçların ve isteklerin konusunda daha gerçekçi olmaya çalış. Böylece ihtiyacın olan temel şeylerin belki de hepsine sahip olduğunu fark edeceksin. TANRI'DAN ALMADIĞIN NEYİN VAR? Diğer bir önerim de sahip olduklarına bir kez daha bak. Aslında Tanrı'nın sana neler neler verdiğini görmeye çalış. Ben de aynı şekilde ara ara sahip olduklarıma bakıyorum ve ilginç bir şey görüyorum. Sahip olduğum her şeyin üzerinde bir damga var. Bu damga "Made in China" değil, "LÜTUF" yazısıdır. Karşılıksız aldığım, Tanrı'nın hediyeleri... Bugün tekrar evine, çalışıyorsan işine, ay sonunda aldığın maaşına, elindeki alışveriş torbasına, gardırobuna, eşine, çocuklarına bir kez daha bakmanı ve bu kez bakarken Tanrı'nın lütuf damgasını görmeye çalışmanı tavsiye derim. Şunu da belirtmek isterim, Tanrı için çok değerlisin ve O senin aç ve açıkta kalmanı istemez. “Bu nedenle size şunu söylüyorum: ‘Ne yiyip ne içeceğiz?’ diye canınız için, ‘Ne giyeceğiz?’ diye bedeniniz için kaygılanmayın. Can yiyecekten, beden de giyecekten daha önemli değil mi? Gökte uçan kuşlara bakın! Ne eker, ne biçer, ne de ambarlarda yiyecek biriktirirler. Göksel Babanız yine de onları doyurur. Siz onlardan çok daha değerli değil misiniz?" - Matta 6:25-26 Unutma kuşlardan çok daha değerlisin. “Tanrı bizi yaptıklarımıza göre değil, kendi amacına ve lütfuna göre kurtarıp kutsal bir yaşama çağırdı. Bu lütuf bize zamanın başlangıcından önce Mesih İsa’da bağışlanmış, şimdi de O’nun gelişiyle açığa çıkarılmıştır. Kurtarıcımız Mesih İsa ölümü etkisiz kılmış, yaşamı ve ölümsüzlüğü Müjde aracılığıyla ışığa çıkarmıştır”. -1.Timoteos 1:9-10 "Bizi Mesih’te her ruhsal kutsamayla göksel yerlerde kutsamış olan Rabbimiz İsa Mesih’in Babası Tanrı’ya övgüler olsun.”- Efesliler 1:3 Lütuf ve gerçek İsa Mesih aracılığıyla geldi”- Yuhanna 1:17 Ama O bana, “Lütfum sana yeter. Çünkü gücüm, güçsüzlükte tamamlanır” dedi - 2.Korintliler 12:9 Tanrı hepinizi kutsasın ve lütfundan bol bol dökmeye devam etsin. İbrahim D. ![]() Tanrı bize ikinci bir şans verir. Eğer kendini düşkün, O'ndan uzak hissediyorsan günahlarından tövbe edip döne bilirsin. Ayet şöyle diyor; "İsyanlarınızı bulut gibi, Günahlarınızı sis gibi sildim. Bana dönün, çünkü sizi kurtardım.” Yeşeya 44:22 Ne iyi ki Tanrı'ya dönme umudumuz ve cesaretimiz var. Öyleyse bugün O'nun lütuf tahtına yaklaşmak için İsa Mesih aracılığıyla günahlarımızı itiraf edip Tanrı'ya yaklaşalım. Unutmayın O'ndan başka bizi günahlarımızdan kurtaracak, aklayacak başka hiç kimse yoktur. Günahları bağışlama yetkisine sahip bir kul yoktur. Sadece Tanrı günahımızı bağışlar ve bizi İsa Mesih'in kanıyla doğru sayar. İkinci şansını kullandın mı? *Sır: Tanrı ikinciden sonra da şans verir... Ama şuna da dikkat edelim; Kutsal Kitap'da "Tanrı'nın lütfu çoğalsın diye günah işlemeye devam mı edelim?" diye sorar ve Pavlus'da "Kesinlikle hayır!!!" diye yanıtlar (Romamlılar 6:1). İbrahim D. |
YAZARAnkara Yaşam Yolu Kilisesi Arşiv
Mart 2023
KATEGORİLER
Tümü
|